Vivien Shotwell - Viyana Valsi

Merhaba, uzun süredir yazmadım. Yaklaşık bir hafta önce Viyana Valsi kitabını bitirdim ve sizinle paylaşmak istedim. Gerçi tanıtım bülteninde az çok kitabın konusunu ele veriliyor. Öncelikle tanıtım  bültenini size aktarayım sonra da kitap hakkındaki görüşlerimi anlatayım.
18. Yüzyıl, müziğin ve sahne ışıklarının büyüsü altında, efsanevi bir aşka ev sahipliği yapmıştır. Otuz yaşındaki Wolfgang Mozart, genç, İngiliz soprano Anna Storace ile, hayatta kendini en mutlu hissettiği yerde, sahnede tanışır. En kıymetli hazinesini, notalarını onunla paylaşır. Aralarında engellenemez bir şekilde büyüyen ve Mozart'ın müziğinde yankılanan aşkın yaşanması ise yasaktır. Çünkü ikiside başka insanlarla evlidirler. Onlar için dünya üzerinde buluşabilecekleri tek yer Mozart'ın, Anna söylesin diye yazdığı aryalardır. Publishers Weekly'nin yorumu ise şöyledir; " Bu duygu dolu ve Vivien Shotwell'in yetenekli kaleminden çıkmış şiirsel hikayeyi okurken, hem sahne dünyasının sihirli atmosferinde kaybolacak hem de tarihin önemli bir dönemine şahitlik edeceksiniz."
Gelelim benim görüşüme; hikaye gerçekten harika bir dille yazılmış. Anna 11 yaşında ünlü kastrato Rauzzini'den eğitim almaya başlar. Anna, Rauzzini'yi sesiyle büyülemiştir. 
13 yaşında Marylebone Bahçeleri'nde Aşk Tanrısı rolünü üstlenir. Rauzzini, Anna'nın tam bir soprano olması için kendisini İtalya'da kanıtlamasını ister, ve ailece Londra'dan İtalya'ya yolculuğa çıkar, bu yolculuk Anna'nın hayallerine kavuşmasını sağlar. İtalya'da kendini kanıtladıktan sonra Viyana yolculuğu başlar ve hayatının aşkıyla orada tanışır. 
Anna ile Mozart, ilk kez 22 Nisan 1783 Salı günü akşamı, sergiledikleri bir komedyanın ardından, Avusturya İmparatoru II. Joseph’in müzisyenlerin şerefine düzenlediği bir baloda karşılaştılar.Kitapta anlatıldığına göre, verilen partiden ve saatlerce sahnede kalmaktan dolayı sıkılan  Anna bahçeye çıkar, bir banka oturur ve ayakkabılarını çıkarır. Çalılıkların arasından çıkan biri, Anna'nın ayakkabıları alıp kaçar. Anna adamın peşinden koşar ayakkabıları çalan adam Anna'dan bir öpücük ister ve bizim genç, ünlü sopranomuz mecburen bu teklifi kabul eder. Anna'nın kalbi çarpar ve içeriye geri döner. Bahçedeki adamla içeride karşılaşır ve sonra adam kendini tanıtır: " Mozart ". 
Anna pek bir mutlu hayat geçirmemiştir. Venedik'te çalıştığı zamanlarda ünlü İtalyan tenor Francesco Benucci ile aşk yaşar ve hamile kalır. Benucci ise Anna'dan ayrılmıştır. Çocuğuyla ortada kalmak istemeyen Anna mecburen kendinden büyük İrlandalı keman virtüozü John Fisher ile evlenir. Ancak Anna kocası tarafından şiddete maruz kalır ve boşanırlar. Anna kardeşinin yazdığı bir operada fenalaşır opera tam bir fiyaskoya dönüşür. Anna çocuğunu doğurur, sütü gelmediği için bir süt anneye verilen çocuk kısa bir süre sonra hastalıktan dolayı ölür. Bu yetmezmiş gibi Anna sesini kaybeder, bırakın şarkı söylemeyi konuşamaz bile. Uygulanan tıp dışı tedavi sonucu sesine kavuşur. Hastalık döneminde Mozart, Anna'yı ziyarete gelir ve piyano çalar.
Mozart, Anna için opera yazıyordur ve sık sık opera için görüşürler. Anna, adamın kucağına oturmuş bir şekilde aryasını söylerdi. Aryayı ara sıra Mozart'la öpüşerek söylüyordu. Dudaklarının birleştiği anlarda zorunlu esler oluşuyordu aryada.Anna heyecanlandığında sesi tizleşiyor ve baştan alıyorlardı aryayı.
 Mozart içinde durum aynıydı, bir eliyle piyanoyu çalarken , diğer eliyle de Anna'yı okşuyordu. Öpüştüklerinde bile Mozart çalmaya devam ediyordu.
Anna'nın Viyana operasındaki sözleşmesi bitince Londra'ya geri dönüyor. Sonuçsa ayrılık...
Mozart tüm aryalarını Anna için yazdı. Anna için yazdığı aryaların başında “für Mlle Storace und mich”, “Matmazel Storace ve benim için” diye bir not düşüyordu.
Özetle, kitap gerçekten aşka şahitlik yapıyor ve insan kendini okumaktan alamıyor. Ben Viyana Valsi'ni okurken büyük bir keyif duydum. Umarım sizde okurken benim gibi keyif alırsınız. İyi okumalar... 



                                       

Yorumlar

Popüler Yayınlar